Mahallenin kasabı

30 Ocak 2015

“Bir terzi kumaştan nasıl anlarsa, ben de etten öyle anlarım”
Besim Günay- Yılmaz Kasap (Fatih, Kıztaşı)

Fatih’in Kıztaşı semtindeyiz. Bu eski semt adını, 455 yılında Bizans İmparatoru Markianos adına dikilmiş bir anıttan alıyor. “Buraların en eski kasabı kimdir?” diye kime sorduysak Besim Günay’ı tarif etti bize. Belli ki çok seviliyor herkes tarafından. Bunun sebebini onunla tanıştıktan sonra anlıyoruz zaten. Küçücük bir dükkân. Besim Usta’nın yeğenleri işletiyor şu anda, ama şansımıza Besim Usta’yı da yakalıyoruz. Sohbete başlamadan fotoğraf çekimini bitirelim diyoruz, “Bir dakika” diyor Besim Usta, “Tıraş olmadan hayatta fotoğraf çektirmem, 10 dakika bekleyiverin.” Hemen dükkânın bitişiğindeki berbere giriyor ve hakikaten 10 dakika sonra sinek kaydı tıraşı ve güler yüzüyle geliyor yanımıza. Demli çaylar eşliğinde başlıyoruz sohbete…

1960 yılında abisi açmış kasap dükkânını, Besim Usta çırakmış yanında. 11 yaşındaymış o zamanlar, ilkokulda okuyormuş, Karabük’te. Yazları gelir çalışırmış abisinin dükkânında. Orta sona kadar böyle devam etmiş, “Sonra parayı gördüm, bahşişler falan derken hoşuma gitti, bıraktım okulu” diyor, o günleri anlatırken. Sütlüce’deki mezbahaya gider, etleri o seçermiş. Fatih’ten Silivri’ye kapı kapı et dağıttıklarını hatırlıyor. Şimdikinin 10 misli et tüketilirmiş o zamanlar…

Eski günlerden konuştukça gözleri parlıyor Besim Usta’nın. Anlattıkça anlatıyor… “Buralar hep köşktü eskiden. Kar yağınca ağalar paşalar kızakla gezerdi. 22 tane kasap vardı Kıztaşı’nda. Hepsi de iyi iş yapardı. Şimdi iki kasap kaldık.” Meslekte kalıcı olmanın sırrını ise şöyle anlatıyor: “250 gram isteyene bile et götürürdüm, yeter ki devamlı müşterim olsun. Bandırma kıvırcık kuzusu en iyisidir. Balıkesir, Susurluk da iyidir. Başka et almadım, almam.”

Besim Usta, Ankara’ya, Süleyman Demirel’e bile et gönderirmiş. Pirzola severmiş en çok Demirel. Semra Özal tavuk istermiş. “Hey gidi günler! İstanbul’da 4 bin 500 kasap vardı, şimdi 500’e düştük. İstanbul’da etten anlayan en fazla 10-15 kasap var. Ete dokundukları zaman lezzetini, nasıl pişeceğini çoğu bilmez. Bir terzi kumaştan nasıl anlarsa ben de etten öyle anlarım.” 65 yaşında Besim Usta. Sözde emekli olmuş ama hâlâ her gün aksatmadan geliyor dükkâna. “Kasap yetişmiyor artık” diyor dertlenerek. “Bu çocuklar, yeğenlerim ailede son kasaplar.”

Yazı: BİRGÜL KOPUZ
Fotoğraflar: ALTAN AYKAN

YORUM

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.