- Michelin Yıldızı Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey!
- Galata’nın En Yeni İtalyanı: IL Cortile
- Klasik Bir Göçmen Lezzeti: Boşnak Mantısı
- Karadeniz’den Gelsin: Fırında Hamsili Pilav
- Adana Lezzet Festivali Yoğun İlgi Gördü
- Kalan Balıklarınızı Değerlendirin: Balık Böreği
- Çıtır Çıtır: Balık Kroket
- Dünyada Üretilen Gıdanın Üçte Biri İsraf Ediliyor
- Çok Kültürlü İstanbul Mutfağında Mezeler
- İtalyan Rivierası’nın Lezzetleri Yaz-Kış Bodrum’da
Denizlerin En Zeki ve Kaslı Yaramazı: Ahtapot
Taklit yeteneği sayesinde bazen koşuyor, bazen farklı renkte görünüyor hatta görünmez bile olabiliyor… Bu özellikleriyle çoğu zaman av olmaktan kurtuluyor. Karşınızda denizlerin zeki yaramazı ahtapot…
Latincede ‘okto’ (sekiz), İngilizcede ‘octopus’ (sekiz ayaklı) anlamına gelen ahtapot, kafadanbacaklılar (Cephalopoda) grubundan sekiz bacaklı bir yumuşakça. 200’e yakın farklı türü bulunuyor. Hızlı yüzen, yalnız yaşayan, ürkek ve çekingen canlılardan. Ahtapotlar omurgasız canlılar arasında en gelişmiş, en iri ve çok iyi çalışan bir beyne sahipler. Bu nedenle de öğrenme yetenekleri iyice gelişmiş oluyor. 0-200 metre arasındaki derinliklerde, taşlı, çakıllı ve kumlu zeminlerde, dünya denizlerinde ılıman ve tropik bölgelerde, kıyılarda yaşıyorlar. Ahtapotlar Kuzey ve Güney Buz denizlerinden tropikal resiflere kadar dünyanın tüm denizlerinde bulunuyor. Sekiz adet olan kollarında güçlü vantuzları var. Vantuzlar avına veya sert cisimlere yapışmasını sağlıyor. Ahtapotların tükürüklerinde toksin bulunuyor, genelde insana zarar vermese de bazı türlerin zehirleri insanı öldürebilecek kadar tehlikeli olabiliyor. Renklerini ve hatta şekillerini dahi gizlenmek için değiştirebiliyorlar. Ahtapotlarda iki böbrek, karaciğer, iki solungaç, gonadlar ve kalp bulunuyor. Kalpleri üç kısımdan oluşuyor. Kolu koparsa yerine başkası çıkarak uzayabiliyor. Vücuduna ait olan bu gücü sonuna kadar kullanabilmesi için üç tane kalbi var. Savunma mekanizması diye adlandırılan mürekkep kesesi bu kısımda yer alıyor. Denizde parlak renkli ve ses çıkaran her şey ahtapotun dikkatini çekebiliyor. Bu canlılara tersten bakıldığında kafalarının orta kısmında koyu renkli kesici ağızları görülebiliyor. Erkek ahtapotların mutasyona uğrayarak cinsel organa dönüşmüş kollarından birine ‘hektokotil’ adı veriliyor.
Ahtapotlar nasıl ürüyor?
Erkek ahtapotlar olgunluğa 8-10, dişiler ise 16-18 aylıkken ulaşıyor. Ahtapotların yaşam süreleri çoğunlukla yumurtlama ile bitiyor. Yani dişi ahtapotların olgunluğa erişme zamanlarını yaşam süreleri belirliyor.
Türkiye’de en yaygın ahtapot türleri
Kancalı/bukleli ahtapot (Elodone cirrhosa): Genellikle kokulu ahtapotla karıştırılıyor. Kancalı ahtapotun kolları daha kısa, kafası mantosundan daha dar oluyor. 25 ila 800 metre derinliklere kadar olan çamur ve kum zemin üzerinde yaşayabiliyorlar ama en sık görüldüğü yerler 75 metre derinlikler. Gövdesinin rengi sarımtırak, kırmızımtrak-portakal ya da kahverengimsi kırmızı olabiliyor. Pas renkli benekleri olan kancalı ahtapotlar mart-ağustos ayları arasında ürüyor. Genellikle trolle avlanıyorlar. Kokulu ahtapot (Eledone moschata): Adını kendine özgü kokusundan alıyor. Kokusu pişirildiğinde de algılanabiliyor. Eti çok lezzetli ve yumuşak olduğu için ekonomik değeri de çok yüksek. 15–24 ay arasında yaşayabilen kokulu ahtapot Akdeniz’e has bir tür. Karadeniz ve Atlantik Okyanusu’nda bulunmuyor. Rengi değişken olsa da genellikle siyah benekli. Kollarının uzunluğu gövdesinin 3-5 katı kadar olan kokulu ahtapotun boyu, kollar d ahil g enellikle 2 5-35 c m c ivarında. Ü reme ayları ocak-haziran arası. Sığ sularda bulunmuyor, 15–90 metre derinliğe kadar olan çamur ve kum zemin üzerinde ve yosunluklarda yaşıyorlar. Bu nedenle dip trolü ile oldukça bol avlanıyorlar. Uzun kollu ahtapot (Octopus macropus): Yuvarlak vücudu, ön tarafta ağzı bulunan bu ahtapotların kolları, vücutlarından altı-sekiz kat kadar uzun oluyor. Bulunduğu ortama göre renk ve şekil değiştirme özelliği var. O andaki durumuna göre rengi sarımsı turuncudan tuğla kırmızısına aniden dönebiliyor. Ege’den İskenderun Körfezi’ne kadar uzanan kıyı bölgesinde, sığ kaya oyukları ve sazlıklar arasında yaşıyor. Maksimum uzunluğu 110 cm. Ticari değeri yüksek bu ahtapotlar ocak ile mart ayları arasında ürüyor. Kabuklular, yumuşakçalar veya balıklarla besleniyorlar.
Öldüren mavi halkalı ahtapot
Pasifik Okyanusu’nda yaşayan bu ahtapot, 8 cm çapıyla bir golf topu büyüklüğünde. Parlak renkli ve küçük mavi benekleriyle cezbeden güzelliği, doğa fotoğrafçılarının ilgi odağı ama sadece bir ısırığı bile yetişkin bir insanı dakikalar içerisinde öldürebiliyor. Tetrodotoksin adlı nörotoksin üreten mavi halkalı ahtapotun sahip olduğu zehre henüz panzehir geliştirilemedi. Zehir vücudunuza girdiği zaman vücudunuzdaki sinir sistemini bloke ediyor, kas uyuşukluğuna neden oluyor. Ardından motor faaliyetleri kaybediliyor ve felç başlıyor. Felç sonucu solunum kasları duruyor, kısa bir süre sonra da kalp çalışmıyor.
Kanları mavi akıyor
Derin denizlerde hayatta kalabilmek için, kanlarında oksijen taşıyan solunum pigmenti olarak hemosiyanin bulunuyor. Hemosiyanin yapısında bakır içeriyor ve oksijenle birleştiğinde mavi renkte görünüyor. Asitlikbazlık değişimlerine karşı çok hassas bir sistem olduğundan, eğer ortam asidik olursa ahtapotlar yeterince oksijen alamayıp ölüyorlar. Ahtapotların bizim gibi dili yok, tat almak için vantuzlarını kullanıyorlar. Kollarında bulunan yaklaşık bin 600 adet vantuz sayesinde, dokunduklarında tat ve koku alabiliyorlar. Vantuzları bunu sağlayan kemoreseptörlerle dolu.
Görünmez olabiliyorlar
Ahtapotlar taklit yetenekleri sayesinde bazen koşabiliyor, bazen farklı renklerde görünebiliyor. Hatta bazen görünmez bile olabiliyorlar. Kromatofor hücreleri sayesinde derilerinin şekillerini, renklerini değiştirerek bulundukları çevreye uyum sağlıyorlar. Bu özellik onları çoğu zaman av olmaktan kurtarıyor. İç organlarını saran bir ‘manto’ ve bunun içinde yer alan iki adet solungaçları var. Bu manto ritmik hareketlerle sıkışıp genişleyerek, solunum için gerekli oksijeni içeren suyu, tıpkı bir huniyi andıran sifonu aracılığıyla solungaçlara iletiyor. Mantoya dolan suyu hızla püskürterek saatte 40 kilometre hıza ulaşabiliyor ve suda geriye doğru yüzerek kaçabiliyorlar.
Erkek ahtapotlar olgunluğa 8 – 10, dişiler ise 16 – 18 aylıkken ulaşıyor. yaşam süreleri çoğunlukla yumurtlama ile bitiyor.
Ahtapotlar diğer kafadanbacaklılar gibi bir mürekkep kesesine sahip deniz canlıları. Tehlike karşısında düşmandan korunmak için mürekkep püskürterek kara bulut oluşturuyor ve ortamdan uzaklaşıyorlar. Yumuşak vücutları sayesinde en ufak çatlaklardan ve deliklerden rahatlıkla geçebiliyorlar.
Zekâ küpü ahtapot
Ahtapotların genetik kodunu araştıran bilim insanları iki benekli ahtapotun DNA’sını bilgisayarla analiz ettiler ve ahtapot genleriyle diğer omurgasız canlı türleri arasında büyük farklar olduğunu buldular. Sonuçlara göre ahtapot DNA’sında bulunan genlerin sırası farklı. Zeki beyin gelişiminde rol alan ve eskiden sadece omurgalılarda bulunduğu düşünülen bazı kritik genlerin ahtapot DNA’sında olduğunu buldular. Ayrıca ahtapotların bugüne dek sadece insanlar gibi omurgalı türlerde bulunduğu düşünülen özel sinir sistemi genlerine sahip olduğunu keşfettiler. Bu da diğer omurgasız ve yumuşakçalardan çok daha gelişmiş bir beyinleri olduğu anlamına geliyor.
Ahtapotların beyninde hiç kemik bulunmuyor. sinir hücrelerinin 5’te 3’ü kollarında yer alıyor.
Ahtapot beynindeki nöronlarda miyelin yok ve bu yüzden beyinde uzun mesafeli iletişim kuramıyorlar. Ama ahtapotlarda protokaderin genleri var. Bu gen sayesinde, beyin kabuğunda sadece kısa mesafelerde iletişim kurabilen ahtapot nöronları, komşu nöron gruplarına da sinyal yollayabiliyor. Bu da beynin genetik sınırlamaları aşarak işlem kapasitesini artırmasını ve ahtapotların çok daha zeki olmasını sağlıyor. Zeki beyin için miyelin kılıfı olmasına ahtapotlar ihtiyaç duymuyor, onlar başka şekilde zeki olmanın yolunu bulmuşlar. Böylelikle genetik olarak insandan farklı zeki canlı türleri de olabileceğini kanıtlıyorlar. İnsanlar kadar zeki olmasa da yunuslar, kargalar, saksağanlar, Bonobo şempanzeleri gibi zeki canlı türleri var. Ancak ahtapotlar, yunuslar ve kuşlar insandan farklı vücuda sahip zeki canlı türleri olduğunu göstermek açısından daha önemli. Ahtapot geninde vücudunu oluşturan yapıtaşları imal eden 33 binden fazla protein kodlayıcı gen var. Bu da ahtapot genomunun insan genomundan biraz daha küçük olduğunu, ama daha fazla gene sahip olduğunu gösteriyor.
Başka bir araştırmada gen bilimciler ahtapot genlerinde RNA moleküllerin büyük ölçüde yeniden yazıldığını gördüler. Bunlar ahtapotların kendi genetik kodunu değiştirip yeni bir canlı türüne dönüşmeden protein dizilerini değiştirmesini sağlıyor. Ahtapotun zekâsını en güzel denizaltındaki bir çalışma anlatıyor. Ahtapot ekipman kullanıyor… Nasıl mı? Deniz tabanında iki adet hindistancevizi kabuğu bulan ahtapot, onları kullanarak gizleniyor ve avlanıyor. Kabukları avlanacağı bölgeye kadar taşıyor ve bunu yaparken bilinçli olduğu belli olan ustaca davranışlar sergiliyor. Ayrıca ahtapotların şakadan anladıkları da keşfedilmiş. Eski bir araştırmada, ahtapot hakkında, “Yaramazlık ve beceri, açıkça bu canlının karakteristiği olarak görünmektedir” şeklinde bir tespit var. Ahtapotların beyninde hiç kemik bulunmuyor, beyinleri boğazlarının etrafında sarılı şekilde. Sinir hücrelerinin ise beşte üçü kollarında yer alıyor. Bizimkine benzeyen bir zekânın, bize bu kadar benzemeyen bir canlıda görülmesi oldukça şaşırtıcı. Chicago Üniversitesi’nden nörobilimci Cliff Ragsdale, ”Ahtapotlar ve akrabaları, omurgalılar dışında, gelişmiş zekâya sahip beyin oluşumuna tek örnektir” diye açıklıyor.
Ahtapot avcılığı
Ahtapot avı da tıpkı kalamar ve sübye avcılığına benziyor. Tekne ile av mahalline gelindiğinde tekne akıntıya, o ltalar d a s uya b ırakılıyor. A htapot y emi gördüğü zaman kollarını açarak yemin üzerine kapaklanıyor. Yakalanan ahtapot kepçe veya kafadan tutularak tekneye alınıyor. Hemen boş bir naylon çuvala koyup ağzını iple bağlayarak kapatmak gerekiyor, aksi takdirde ahtapotu teknede zaptetmek zor olabiliyor. Ayrıca teknenin herhangi bir yerine yapışmasına da izin verilmemeli. Türkiye’de ve dünyada yapılan ahtapot avcılığında çok çeşitli yöntemler kullanılıyor. Bunlar dalarak, ahtapot çaparisi, ahtapot çömlekleri, tuzaklar, kapanlar, zıpkın, pinterler ve ağlarla yapılan avcılık yöntemleri olarak sıralanabilir. Ahtapot, trol ve uzatma ağlarında tesadüfi av olarak da çıkabilir.
Ahtapotun sağlığımıza faydaları
Buharda, fırında, az yağlı ya da haşladıktan sonra lezzetlendirdiğiniz ahtapotun besin değeri çok yüksek, ayrıca kalorisi de düşük. 100 gr çiğ ahtapot 80 kalori. Eğer siz bol yağda kızartırsanız kalorisini artırmış olursunuz. 100 gr ahtapot tükettiğinizde 15 gr protein alırsınız ve günlük protein ihtiyacınızın yüzde 30’unu karşılamış olursunuz. Ahtapot yağında yüksek miktarda omega 3 bulunuyor. Yapılan araştırmalarda özellikle EPA ve DHA oranının ahtapot yağlarında çok yüksek olduğu tespit edilmiş. EPA ve DHA yağ asitleri sağlıklı kalp ve yaşamı destekliyor ve bu nedenle sağlığımız için çok önemli. Demir oranı yüksek olan ahtapotun 100 gramı, günlük ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 30’unu karşılıyor. Oksijeni hücrelere ve hayati organlara taşıyan demir hücre gelişimi için büyük önem taşıyor. Selenyum zengini ahtapotun 100 gramı günlük ihtiyacımızın yarısından fazlasını karşılıyor. Sindirim esnasında protein metabolizması için önemli olan selenyum antioksidan özelliğine sahip. Bu sayede serbest radikallerin hücrelerimize zarar vermesini engelliyor ve kanserden korunmaya yardımcı oluyor. B12 zengini ahtoptun 100 gramı günlük ihtiyacımızın fazlasını sağlıyor. Yeni kan hücreleri oluşumunu ve günlük beyin fonksiyonlarını destekleyen vitaminin fazla alınmasının vücudumuza bir zararı yok.
AHTAPOT PİŞİRME YÖNTEMLERİ
Ahtapot yumuşatılıp pişirildikten sonra çok farklı şekillerde servis edilebilir. Meze hazırlayabilir, salata ve makarnada kullanabilir, güveç veya sote olarak tüketebilirsiniz. Ahtapotu dondurmak kolaylıkla yumuşamasını sağlar. Günümüzde ahtapotu yumuşatmak için dövmek yerine derin dondurucuda bekletmek tercih edilmeye başlandı. Eğer dondurmak istemiyorsanız ahtapotun etini yumuşatmanız gerekir. Bunun için tahta tokmakları kullanın. Et yaklaşık 40-50 kez tahta tokmakla vurularak yumuşatılabilir. Yumuşattığınız ahtapotun bacaklarını birbirine sürterek temizleyin. Sonrasında bıçağı başının altında bulunan açıklıktan sokun ve içini temizleyin. Başının temizliği yumuşatma öncesinde de yapılabilir. Baş kısmında yer alan iç organların hepsini çıkarın ve bol su ile yıkayın. Gövdenin ortasındaki dişleri de bıçakla kesin. Bacakların arasına küçük kesikler atarak etin daha iyi pişmesini sağlayabilirsiniz. Kesiklerin ardından ahtapotu 2 saat sirkeli suda haşlayın. Vantuzlarla ayıklamak isterseniz haşlandıktan sonra ayıklayın. Sirkeli su sayesinde şimdi kolayca temizlenebilir duruma gelmiştir. Ayırdığınız vantuzları söğüş ya da kavurma olarak kullanabilirsiniz. Ahtapotu dövmek yerine temizleyip yıkadıktan sonra süzün ve poşete koyarak buzlukta bekletin. Dinlenen ahtapot pişirmeye hazır hale gelir. Eğer pişirilecek ahtapot daha önce temizlenip dondurulmuş ise hiçbir işlem yapmadan direkt haşlayabilirsiniz. Ahtapot haşlama süresi de önemli. Kaynayan suya attığınız ahtapotu 15 -20 dakika sonra çatal yardımıyla yumuşaklığını kontrol ederek pişip pişmediğine karar verebilirsiniz. Yaklaşık 20 dakikada ahtapot pişer. Haşlama suyuna sirke ve defneyaprağı eklemek, pişerken çıkacak kokuyu gidermek için kullanılır.
BİLİMSEL ADI: Octopus vulgaris cuvier AVRUPA’DA BİLİNEN ADI: Octopus BULUNDUĞU DENİZLER: Marmara, Ege ve Akdeniz
Yaşam Süresi: 12-24 ay (Türlerine göre değişiklik gösterse de bilimsel olarak kabul edilen genel ahtapot boy ve ağırlığı)
MİNİMUM BOY: 1.2 m Minimum Ağırlık : 450 gr Maksimum Boy : 10 m Maksimum Ağırlık : 10 kg 27 / 2018 beef&fısh
Başta Karadeniz mutfağı olmak üzere Anadolu mutfağının geleneksel lezzetleri bir araya toplanmış. Bir de üzerine ...